AKP'nin 23 yıllık işçi politikası: Yoksulluk, güvencesizlik ve ölüm 2025-04-30 09:07:48 İZMİR - Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele sözleriyle iktidara gelen AKP 23 yıllık iktidarı boyunca, işçilere güvencesizlik, ölüm, yoksullaşma, uzun çalışma saatleri dayatırken, patronlara ise başta İşsizlik Fonu'ndan olmak üzere teşvikler, vergi afları ve cezasızlık politikası uyguladı.  İşçi sınıfı için anlamlı olan 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, için Türkiye ve Kürdistan kentlerinde milyonlarca işçi alanlara çıkmaya hazırlanıyor. 139 yıl önce günlük 8 saat çalışma talebiyle başlayan işçi direnişi, aradan geçen bunca yıla rağmen değişmiş değil. Dünyanın birçok bölgesinde işçiler, halen mesai saati kavramı olmadan, güvencesiz, sendikasız ve düşük ücretlere çalışmak zorunda kalıyor.   Türkiye'de de işçiler, sendikal hak ve özgürlüklerinin engellenmesi, yoğun ve zor çalışma şartlarına karşı mücadelesini sürdürüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca verilen mücadele ve AKP iktidarı döneminde grev yasaklarından sendikasızlaştırmaya, düşük ücretten esnek çalışmaya kadar birçok hak gaspına karşı devam etti. AKP 23 yıllık iktidarı döneminde sermaye yanlısı bir kararlara imza atarken, işçi sınıfının hakları ise yıldan yıla budandı. AKP öncesine kadar sadece kadrolu, geçici, kısmen de taşeron işçilik varken AKP döneminde ilaveten geçici personel (4/C), kapsam dışı işçilik, ek ücretliler, 399 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile sözleşmeli çalışma, denetimli serbestlik, toplum yararına çalışma, uzaktan çalışma, çağrı usulü çalışma, yan zamanlı çalışma, kiralık işçilik gibi biçimlerle, işçiler bin parçaya bölündü, güvencesizliğin önü açıldı.    2002'de yoksullukla mücadele sözüyle iktidara gelen AKP döneminde işsizlik oranı hiç düşmezken, işsizlik tanımında yapılan değişikliklerle oran az gösterilmek istendi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in Şubat 2025 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) raporuna göre dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,2 olarak hesaplarken, DİSK-AR geniş tanımlı işsizlik oranını (âtıl işgücü) ise yüzde 28,4 olarak hesapladı ve 11,4 milyon kişinin işsiz olduğunu duyurdu.    ÇALIŞMA SAATLERİ YÜKSEK, MAAŞLAR DÜŞÜK   Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi Eurostat'ın 2024 verilerine göre, haftada 49 ya da daha fazla saat olarak tanımladığı "uzun saatler," Avrupa genelinde işgücünün yüzde 7.1'i geçerliyken Türkiye'de bu oran yüzde 27,2 ile en yüksek orana sahip. AB'de haftalık çalışma saati ortalaması 36,1 saatken, Türkiye ise 44,2 saat ile en uzun çalışma haftasına sahip ülke oldu. Bu kadar yüksek çalışma saatine rağmen ücretler ortalaması ise dünya sıralamasında çok gerilerde. Eurofound’un raporuna göre; AB ülkelerinde çalışanlarının yaklaşık yüzde 4’ü asgari ücrete yakın ücrete çalışırken Türkiye'de ise DİSK-AR’ın verilerine göre; 8.5 milyon işçi, asgari ücret civarı ve altında ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. 2023 yılı itibarıyla tüm özel sektör işçilerinin yüzde 48.9’u asgari ücret komşuluğunda ücretlerle çalışıyor. Asgari ücret 22.104,67 lirayken, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı KAMU-AR Araştırma Merkezi, Nisan 2025 raporuna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 26 bin 179 liraya, yoksulluk sınırı ise 79 bin 413 liraya yükseldi.    İLK İŞ GÜVENCESİZLEŞTİRME OLDU    AKP iktidarının ilk icraatlarından birisi ise güvencesizlik ve sendikasızlaştırma oldu. İlk iş olarak İş Yasası'nı değiştiren iktidar, 10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 Sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma biçimlerine yasallık getirdi. Bu yasayla kısmi süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, işçi kiralama gibi esnek çalışma modelleri hayata geçirildi. Yine aynı yasayla asıl işveren - alt işveren ilişkisi yeniden tanımlanırken, işverenin asıl nitelikteki birtakım işlerini alt işverene (taşerona) vermesi sağlanarak taşeron uygulaması yaygınlaştırıldı. Yasayla aynı zamanda işçi deneme süresi bir aydan iki aya çıkarılırken, haftalık 45 saatlik çalışma süresinin günlere dağılımında farklılaştırma olanağı sağlandı, 30’dan az sayıda işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler iş güvencesinin kapsamı dışına çıkarıldı.   Bu durum sendikasızlaşmanın da önünü açarken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2024 verilerine göre kayıtlı 16 milyon işçinin sadece yüzde 14,97'si sendikalı.    GREV VE TOPLU SÖZLEŞME YASAK    Yine memurlara grev hakkı tanınmazken, işçilerin grev hakkı ise kağıt üzerinde bırakıldı. Avrupa Birliği kriterleri kapsamında 9 Nisan 2007'de Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı Protokolü'nü yürürlüğe sokan AKP, memurlara grev hakkı veren ve çalışanlara en az dört hafta yıllık ücretli izin verilmesini düzenleyen maddelere çekince koydu. Memurlara grev hakkı verilmezken, toplu iş sözleşmelerinde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ilan edilen 19 grevde Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yasaklandı. Memurlara sunulmayan grevli toplu sözleşme hakkı, işçiler için de fiilen yasaklanmış oldu. Yine son olarak Son olarak Dilok Başpınar OSB’de düşük ücret ve olumsuz çalışma koşullarına karşı başlatılan eylemlere Gaziantep Valiliği tarafından yasaklama kararı getirilmesi gibi birçok işçi eylemi de valilik ya da kaymakamlık kararları ile yasaklandı, eylemlere polisler saldırdı. Yine Dilok'ta Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen gibi çok sayıda sendikacı da bu sendikal faaliyetler nedeniyle tutuklandı.    EMEKLİLİK HAYAL OLDU   2008 yılında yasalaşan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile kademeli de olsa emeklilik yaşı kadın ve erkekte 65’e yükseltildi. Düzenleme ile 2036 yılına kadar emeklilik yaş koşulu kadınlar için 58 erkekler için 60'a çıkarıldı. Bu tarihten itibaren emeklilik kademeli biçimde artarak 2048 tarihinde kadın ve erkekler için 65 olacak. Prim ödeme gün sayısı tam aylıkta 7 bin 200 kısmi aylıkta 5 bin 400 oldu.   İŞSİZLİK FONU PATRONLARA AKTARILDI    Bir yandan artan emek sömürüsü ve güvencesizlik dayatılırken, iktidar diğer yandan da gözünü işsizler için biriken paralara dikti. 2000 yılında işsiz kalanların yararlanması için uygulanmaya başlayan İşsizlik Sigortası Fonu, AKP iktidarı döneminde amacına uygun kullanılmadı. 2009 yılında yapılan düzenleme ile Nisan 2009’dan sonra yeni işçi alan işverenlerin, bu işçilerle ilgili ödenmesi gereken sigorta primlerinin, işsizlik fonundan karşılanması öngörüldü. TÜİK'in 2023 raporuna göre ise fondan 117,3 milyar lira harcanırken, bunun 21,7 milyar lirası işçilere “işsizlik ödeneği” olarak ödendi. 39,9 milyar lira 'teşvik ve destek ödemeleri' ve 38,6 milyar lira da 'işbaşı eğitim programları' olmak üzere patronlara toplam 78,5 milyar lira teşvik ödendi. Ayrıca fonda biriken paraların büyük kısmı da Güneydoğu Anadolu Projesi’nde kullanılmak amacıyla Hazine’ye gelir olarak aktarılırken, yine iktidarın Toplum Yararına Program (TYP) adı altında kendi seçim propagandası amacıyla kullandı. Fonun bir kısmı da dönem dönem krize giren kamu bankaları Vakıfbank, Eximbank ve Halkbank’a sermaye olarak aktarıldı.   ESNEK ÇALIŞMA VE KİRALIK İŞÇİLİK YASALLAŞTI   25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6111 sayılı “torba kanunu” ile ise işçilerin hak gasplarını artırırken, işverenlere vergi ve sigorta prim borçlarına af getirildi. Yasa ile fiilen uygulanan ‘evden çalışma’, 'uzaktan çalışma' ve ‘çağrı üzerine çalışma’ gibi esnek çalışma modelleri yasallaştı ve çalışma modellerinin usul ve esasları belirlendi.    Öte yandan 6 Mayıs 2016'da mecliste kabul edilen 'İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' ile “Özel İstihdam Büroları” kurulması kabul edildi. Bununla da özel istihdam bürolarına; işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yaparak, işçisini geçici olarak işverene devir yetkisini verildi. İşçilerin kiralanmasının önünü açan bu kanun ile işçiler güvencesizleşirken kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklarını kullanmasının da önüne geçildi.   KADINLAR İSTİHDA DIŞI   AKP dönemi en çok hak gaspına ise kadın işçiler uğradı. Bu kapsamda 29 Ocak 2016'da mecliste kabul edilen 6663 sayılı Torba Kanun ile kadın memur ve işçilerin doğum izinlerine ilişkin düzenlemeler yapıldı. Kadınlara doğum sonrası ücretini tam alarak 6 aya varan yarım çalışma, çocuğu okula başlayana kadar da yarım maaşlı kısmi çalışma geldi. Fakat kadınlar bu çalışma sırasında maaşını yarı şekilde alacak, SGK kesintileri de yarı yarıya düşecek, derece ve kademe ilerlemeleri de kullanılan süre kadar geciktirildi. Kadınları çalışma yaşamının dışına itecek olan bu yasa ile birlikte kadınların iş bulmaları zorlaştırıldı.   DİSK/Genel-İş Sendikası Araştırma Dairesi (EMAR), Mart 2025 raporuna göre çalışma yaşındaki her 10 kadından yalnızca 3’ü çalışabiliyor. Araştırmaya göre, Türkiye’de kadın işsizlik oranı yüzde 11,7 iken, AB ortalaması yüzde 6,1. Raporda yine kadınların yüzde 32,4’ü sigortasız ve güvencesiz koşullarda çalışırken, kadın çalışanların yaklaşık yüzde 20’si yarı zamanlı işlerde çalışıyor. İstihdamda cinsiyet açığı ise yüzde 34,6 olarak ölçülürken, 2024 yılı verilerine göre erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 66,7, kadınlarınki ise yüzde 32,5.      ÖZELLEŞTİRMELER BİNLERİ İŞSİZ BIRAKTI   Öte yandan yolsuzluk ve yoksullukla mücadele sözüyle iktidara gelen AKP döneminde kamu şirketlerinin özelleştirilmesi yoluyla binlerce işçi ya işsiz bırakıldı ya da iş güvenceleri ellerinden alındı. SEKA Kağıt fabrikası, Türk Telekom, Tekel, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. gibi onlarca şirket yandaşlara satılırken, binlerce işçide sermayenin insafına terk edildi. Bu şirketlerde taşeron uygulaması yaygın hale gelirken, istisnai çalışma biçimleri arasında yer alan sözleşmeli personel ve geçici personel (4-C) kamuda yaygınlaştırıldı ve güvenceli çalışma biçimleri yok edildi. Bu şirketlerden olan TEKEL British American Tobacco tarafından alınır alınmaz 10 bin 818 TEKEL işçisinden 8 bin 247'sinin iş aktini feshetti. Yine Türkiye’de 2008 yılında 194 bin 282 tütün üreticisi vardı. TEKEL’in sigara fabrikalarının 2008 yılında özelleştirilmesi veya kapatılmasının ardından 2009 yılında tütün üreticisi sayısı 80 bin 766’ya geriledi. Yine AKP döneminde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatılarak işçiler, İl Özel İdareleri taşeronlara geçirildi, eski Köy Hizmetleri işçileri de başka kurumlara sürüldü. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 103 Bölge Şefliği de bu dönemde kapatılırken 7 binden fazla işçi işçini kaybetti.     EN AZ 34 BİN 961 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ   AKP iktidarının uyguladığı güvencesiz çalışma koşulları, işçilere ise ölüm getirdi. İş cinayetlerini de 'olağan' bir duruma gelirken, Soma, Ermenek, Kozlu ve Bartın madenlerinin yanı sıra Torunlar Center inşaatı gibi toplu işçi ölümleriyle birlikte neredeyse her gün 5 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin yayınladığı verilere göre AKP’nin iktidar yılları boyunca (2025 nisan ayına kadar) iş cinayetlerinde en az 34 bin 961 işçi hayatını kaybetti.       SORUMLULAR YARGILANMADI   İş cinayetleri sonrasında başlayan yargılama süreçlerinde ise adaletsiz ve sermaye yanlısı politikalar devam etti. Soma, Ermenek, Kozlu ve Torunlar Center katliamlarının davalarında asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular ise kısa süreli hapis cezalarına çarptırılıyor. Bu cezalar ise para cezasına çevriliyor ve 24 ay taksitlendiriliyor. 301 işçinin öldüğü Soma'da sorumlular göstermelik cezalarla ödüllendirilirken, işçilerin avukatları Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise yıllardır tutuklu. Yine 48 kişinin yaşamını yitirdiği Bartın maden faciasının davasında ise mahkeme, 20 sanığı “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün ile 17 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezası verdi. Torunlar gibi inşaat ya da diğer sektörlerde yaşanan iş cinayetlerinde de ya hiç dava açılmadı ya da para cezaları ile sorumluların yargılanmasının önüne geçildi.    MA / Tolga Güney