Rıza Türmen: Süreç için en büyük engel Türkiye'nin baskıcı rejimi 2025-06-25 09:04:32   İSTANBUL - Kürt sorununun çözümüne dair yürütülen sürece işaret eden AİHM eski Yargıcı Rıza Türmen, "Bu süreç büyük bir fırsat. Fakat bunların önündeki en büyük engel Türkiye'de uygulanan baskıcı rejimdir" dedi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" kapsamında PKK, 12 Mayıs’ta çağrıya uyarak fesih ve silahsızlanma kararı aldığını duyurdu. Bu gelişmeler Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözüm beklentisini arttırırken, süreç birçok farklı kesim tarafından panel, konferans ve buluşmalarda tartışılmaya devam ediyor. 2 Haziran'da İstanbul'da Barış İçin Toplumsal Girişim tarafından "Barışın Yolunu Açmak" adıyla düzenlediği, kamuoyunun yakından tanıdığı farklı partilerdeki siyasetçiler, aydınlar, sanatçılar, yazarlar katıldı.    Konferansa katılanlardan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski Yargıcı Rıza Türmen, süreci Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirerek, Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından PKK'nin silahsızlanma kararının Kürt sorununun çözümünde önemli fırsatlar doğurduğunu belirtti. Türmen, "Karşılık atılan adımların ardından Kürt sorununa güvenlikçi pencereden bakmaktan vazgeçildi. Bu çok önemli bir şeydir. Kürt sorununa güvenlikçi pencereden bakmak yerine, çözüm arayan bir pencereden bakmak bu işin başlangıcıdır. Bu kapıdan geçerek ufak bir kapı silah bırakmakla sınırlıdır. Bu kapıyı sonuna kadar açıp sorunun çözümüne yönelen, Kürt sorununu nedenlerini ortadan kaldıran bir başka hareket başlatmak lazım. Bunun toplumsal bir hareket olması lazım. Halkın bunun öznesi olması lazım. Ve bunun bütün toplum tarafından benimsenmesi lazım" ifadelerini kullandı.    'MECLİS KOMİSYONU İKTİDARIN GÜDÜMÜNDE OLAMAMALI'   Kürt sorununun sadece devlet ve Kürtler arasında bir mesele olmadığını dile getiren Türmen, "Kürt sorunu bütün toplumun sorunudur. Onun için Kürt sorunu, ancak bütün toplumla beraber bir demokratikleşme çerçevesi içinde çözülür. Örneğin yerel yönetimlerin yetkisi artırılsın denildiğinde bu sadece Kürt yönetimleri için değildir. Bütün Türkiye'de çok merkeziyetçi bir yönetim vardır. Bütün Türkiye'de yerel yönetimlere nefes aldıran bir yönetim gerekir. Ana dilde eğitim denildiğinde sadece Kürtler için değil; Zazalar, Çerkezler ve başkaları için de ana dili kullanma serbest olmalıdır. O açıdan bu süreç büyük bir fırsat. Fakat bunların önündeki en büyük engel Türkiye'de uygulanan baskıcı rejimdir. O açıdan biz bu barış süreciyle bir demokratikleşme birleştirilsin istiyoruz. Kürt sorunu da bu çerçevede çözülsün. Bunun için de bir halk hareketi ve bir toplumsallaşma gerekir. Bu anlamda Meclis’te kurulacak komisyon önemlidir. Bu komisyon iktidarın güdümünde olmaması gerekiyor. Meclis'teki bütün partilerin temsil edildiği, nitelikli çoğunlukla karar alan bir komisyon olmalıdır. Ve bu komisyon çerçevesinde Kürt sorununa ve genel demokratikleşme çerçevesinde bir çözüm alınması lazım. Öcalan'ın 7 maddelik ilk çağrısı da öyleydi" diye konuştu.    'BARIŞ İÇİN SİVİL TOPLUMA İHTİYAÇ VAR'   İktidarın muhalefete dönük baskılarından kaynaklı barış sürecinin toplumda inandırıcı olmadığını söyleyen Türmen, "İktidar, bir yandan şiddetsiz bir Türkiye yaratacağını bir yandan da şiddet kullanıyor. Dolayısıyla insanlara süreç inandırıcı gelmiyor ve baskılara karşı rahatsızlık duyuluyor. İktidarı 'Terörsüz Türkiye' söyleminden çıkarıp, demokratik hakların kazanılmasına yönelik bir sürece toplumsal bir zorlamayı nasıl yapabiliriz? Burada barışın toplumsallaşması meselesinin birinci koşulu Kürt sorununa eşit yurttaşlık sorunu olarak bakmak. Ve bütün kimlikler arasında hiyerarşi gözetmemektir. Onun için ulusalcı bakışı ve tamamen güvenlikçi penceresinden bakışı değiştirebilmek lazım. Bunun için sivil toplum örgütlerine ihtiyacımız var. O nedenle Meclis'te kuracak komisyon önemli. Onu, iyi çalıştırmak lazım, ama orada mutlaka ama mutlaka sivil toplum örgütlerinin bulunması lazım. Ve bunun toplumsallaşmasında sivil toplum örgütlerini kullanabilmek lazım. Bu yapılmadığı sürece bu iş hiçbir yere gitmez" şeklinde konuştu.    MA / Melik Çelik