Komisyonda dinlenmişti: Kürtçe engeli barış arayışı felsefesine aykırıdır 2025-08-28 09:08:21 İSTANBUL - Komisyonun Kürtçe konuşmalarını engellediği Barış Anneleri'nden Sultan Bozkurt, "Kürt sorunun tartışıldığı bir yerde, Kürtçe konuşmalarının engellenmesinin barış arayışının temel felsefesine aykırıdır. Bizim ana dilimiz kırmızı çizgimizdir kimse engelleyemez" dedi.    Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis'te kurulan ve çalışmalarını sürdüren Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 20 Ağustos'ta Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri'ni dinledi. Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşması ise Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından Meclis iç tüzüğü gerekçe gösterilerek engellendi. Komisyon toplantısında yer alan annelerden biri ve aynı zamanda kimliğindeki "Türkiye" adıyla gündem olan Barış Annesi Sultan Bozkurt (80).    Sultan Bozkurt, Mêrdîn'in Qoser (Kızıltepe) ilçesine bağlı Xurs köyünden 1994'te devlet baskısıyla zorla göçertildi. Önce İzmir'e ardından 30 yıldır yaşamını sürdürdüğü İstanbul'a göç eden Sultan Bozkurt, 18 yaşına kadar kendi adına bir kimliği dahi olamadı. Evlendikten sonra nüfus cüzdanına sahip olan Sultan Bozkurt, biri erkek 2'si kız 3 çocuk annesi. Kendi yaşamını "Türkiye'de Kürt bir kadının sistematik biçimde nasıl mağdur edildiğinin göstergesi olduğu" sözleriyle anlatan Sultan Bozkurt, "Göçebe hayatım, evlendikten sonra bitmedi. Devletin baskı, şiddet, asimilasyon ve katliam politikalarına karşı durmak, benim yaşamının bir parçası haline geldi. Her şeye rağmen zulme karşı yaşamı, barışı ve direnişi savunarak mücadelemi yürüttüm" ifadelerini kullandı.    28 YILLIK BİR BARIŞ MÜCADELESİ   İlk olarak 1994'te Halkın Demokrasi Partisi'nde (HADEP) siyasi çalışmalara başlayan, bu çalışmayı Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nde (MATUHAY-DER) sürdüren, şimdi ise kurulan Barış Anneleri İnisiyatifi'nde sürdüren Sultan Bozkurt, "28 yıldır barış mücadelesi yürüyorum" dedi.     Kızı, Newroz Bozkurt 24 Ocak 1999'dan beri tutsak olan ve halen Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan Sultan Bozkurt, yıllardır barış mücadelesi veren bir anne olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın çok değerli bulduğunu belirtti. Sultan Bozkurt, "Bir barış annesi olarak yıllardır barış mücadelesi yürüyoruz. Fikrimiz, zikrimiz yaşamımız onurlu bir barışın, yaşamın inşa edilmesidir" diye konuştu.    '50 YILLIK MÜCADELEYİ 10 DAKİKAYA NASIL SIĞDIRACAĞIM'   Barış Anneleri olarak Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına geçtiğimiz hafta katıldıklarını hatırlatan Sultan Bozkurt, "Barış Anneleri adına ben, Nezahat Teke ve Rebia Kıran davet edildik. Bu davet bizi çok mutlu etti. Büyük bir umutla yola çıktık. Yol boyunca 50 yıllık bir mücadelenin geldiği evreyi, çekilen acılar, yakılan,  yıkılan köylerimiz, kaybedilen insanlarımız ve yıllardır esaret altında olan Sayın Öcalan'ın barış konusundaki mücadelesini düşündüm. Yüzyıllık bir mücadeleyi bize verilen 10 dakikaya nasıl sığdıracağımı düşündüm. Çekilen acılardan dolayı içimiz acıyla dolu olsa da barışa olan inancımızı koruyarak gittik. Meclis'e ilk vardığımız andan itibaren barış ikliminin hissettik. Daha öncede Meclis'e gitmiştik, fakat ilk kez Meclis'te barış için kurulan bir komisyonda yer aldık. Bu bize tarihi anların yaşandığı bu sürece dahil olmanın sevincini hissettirdi" diye belirtti.    'UMUDUMUZ KIRALARAK DÖNDÜK'   Büyük bir umutla gittikleri komisyonda anadillerini konuşmalarının engellenmesinin kendisinde yarattığı duyguyu anlatan Sultan Bozkurt, "Büyük bir umutla gittiğimiz Meclis'te umudumuz kırılarak geldik. Çünkü Barış Anneleri olarak Meclis'e gittiğimizde kendi anadilimiz olan Kürtçeyle kendimizi ifade edeceğimizi belirtmiştik. Tercüman verileceği belirtilmiş, fakat tercüman verilmedi. Biz kayıp yakınlarıyla birlikte komisyona alındık. Önce kayıp yakınları dinlendir. Ardından bize söz verildi. Biz orada dilimiz olan Kürtçede kendimizi daha iyi ifade edeceğimizi dile getirdik. Fakat TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 'Konuşabilirsiniz, fakat kayıtlara geçmeyecek' dedi. Bu bizim umutlarımızı kırsa da kayıtlara geçmesi için taleplerimizi Türkçe dile getirmek zorunda kaldık. Yani Kürt sorunun çözümünün konuşulduğu Meclis'te kendi dilimizde kendimizi ifade etmemiz engellendi ve Türkçe konuşmaya zorlandık. Bunu protesto edebilirdik, fakat etmedik; çünkü sürece zarar gelmesini istemiyoruz. Kürtçe ile konuşma talebimizin engellenmesi, sürecin özüne ve barış arayışının temel felsefesine tamamen aykırıdır Bu aynı zamanda anayasa ve insan haklarında da aykırıdır. Bizim ana dilimiz kırmızı çizgimizdir" şeklinde konuştu.    'DEVLET GEREKENİ YAPMALIDIR'   Abdullah Öcalan'ın sorununun çözümü için süregelen girişimlerine işaret eden Sultan Bozkurt, "Sayın Öcalan her defasında çok büyük bir samimiyet ve dürüstlükle sürece başlıyor. Fakat karşı taraf öyle düşünmüyor. İlk Barış Grubu Türkiye'ye geldikten sonra tutuklanıp cezaevine konuldu. Her biri ağır cezalara çarptırıldı, hala bazıları cezaevinde. Ardından Habur'dan gelenleri bir hafta sonra tutuklandılar. Yine Dolmabahçe'de sürecinde masayı devirdiler. O dönem süreçte yer alan Akil İnsanlar Heyeti'ne dönük baskılar yaşandı. Devletin geçmiş pratiklerinden dolayı halk devlete güvenmiyor. Yani Sayın Öcalan'ın 4'üncü kez başlattığı bu sürecin boşa gitmemesi önemli. Eğer bu süreç boşa çıkarsa artık barışın sağlanması çok zor olacaktır. Bu devlet için bir fırsattır, bu fırsatı değerlendirmeli ve gerekenleri yapmalıdır" diye kaydetti.    'HAKARET DİLİNDEN VAZGEÇİLMELİ ‘   Savaş dilinin sürecin ruhuna ters olduğunu ve bunun terk edilmesi gerektiğini dile getiren Sultan Bozkurt, şöyle devam etti: "Birçok siyasetçi ve medya oranları hala bu savaş dilini değiştirmemiş. Hala 'terörist ve terörist başı' kavramları kullanılıyor. Biz bunları kendimize yapılan hakaret olarak değerlendiriyoruz. Bize yapılan bu kadar zulme, haksızlığa rağmen hala barış diyoruz. Çünkü biz, 'Kendi çocuklarımız öldü başkasının çocukları ölmesin' diyoruz. Bizim çocuklarımız şehit olduğunda bile yaşasın halkların kardeşliği diyerek şehit oluyorlar. Ama onlar dilde dahi en ufak bir değişiklik yapmıyorlar. Biz yıllardır bize yapılan bu hukuksuzluğa rağmen barış diyoruz."    "Biz Kürtler bu ülkede her şey olabiliriz, ama hala Kürt olamıyoruz" diyen Sultan Bozkurt, "İnsanların dini dili, ırkı bir avantaj veya dezavantaj olarak sayılmamalıdır. Dünyada herkes kendi diliyle, kimliğiyle kendini ifade edebiliyorsa. Kürt halkı da bu hakka sahip olmalıdır. Her dil kutsaldır, ama benim dilimde bunların içindeyse kutsaldır. Biz bütün dillere saygı duyuyorsak kendi dilimize de saygı duyulmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.    'MECLİS BİRAN ÖNCE ADIM ATMALI'   Komisyon çalışmalarının yavaş ilerlediğini dile getiren Sultan Bozkurt, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ın Meclis'te konuşması yönündeki sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: "Süreç on aydır orada takılı kalmış durumda. Sürecin ilerlemesini sağlayacaksa Bahçeli'nin dediği gibi Sayın Öcalan Meclis'e gelip konuşsun, neden gelmiyor? Ama bunun gereklileri yerine getirilmiyor. Kürtler silahları yakmak dahil şuan kadar üzerine düşen her şeyi yaptı ve hala yapmaya devam ediyor. Devletin artık adım atması gerekiyor. İlk adım olarak cezaevlerindeki siyasi hasta tutsakların infazlarının kaldırılması ve serbest bırakılması gerekiyor. Bunun anayasayla güvenceye alınması gerekiyor, çünkü bugün çocuklarımızı bırakıp yarın tutuklamalarını asla kabul etmiyoruz."   'SAYIN ÖCALAN KOMİSYONDA DİNLENMELİ'   Kürt sorunun çözümü konusunda Abdullah Öcalan'ın rolüne işaret eden Sultan Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Öcalan, komisyonda dinlenmeli görüşlerini özgürce ifade etmelidir. Davanın asıl sahibi Sayın Öcalan'dır barış da müzakere de onunla yapılmalı. Barış elçisi Sayın Öcalan'la yasal düzlemde bir görüşme olmaza süreç nasıl sağlıklı ilerleyecek? Bir diğer talebimiz ise anayasanın değiştirilmesidir. Bugün cezaevlerinde hala tecrit devam ediyor. Tecrit o gün gittiğimiz Meclis'te bile vardı. Bir halkın ana dilini yasaklamak tecrittir. Ben cezaevine giderken kendi çocuğuma istediğim kıyafeti dahi veremiyorsam ve birinci dereceden ailesi dışında kimseyle görüştürülmüyorsa bu bir tecrittir. Bu tecrit değil de nedir? Bu düşman hukukundan biran önce vazgeçilmesi lazım."   'EŞİTLİK VE DEMOKRASİ BARIŞLA ÖZDEŞTİR'   Türkiye'de demokratik bir ortamın yaratılmasının ön koşulunun Kürt sorunun çözümü ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünden geçtiğini dile getiren Sultan Bozkurt, "Sayın Öcalan, araştıran, okuyan bir öngörüsü yüksek biri. Her şeyi öngörüp önceden hareket ediyor. Demokrasi, eşitlik, sosyalizm ve insan hakları barışla özdeş şeylerdir. Bunlardan biri olmadığında diğeri eksik kalır. Bu nedenle barışın sağlanması aynı zamanda eşitlik, demokrasi ve insan hakları hayata geçirilmesidir. Halk, bu konuda kendi Önderine güveniyor. Bugüne kadar Sayın Öcalan, hiç yanlış yapmadı, bu saate sonra da yapmaz. Biz Önderliğimize güveniyoruz" dedi.    MA / Esra Solin Dal