Hukukçu Şahin: Barış istiyorsanız umut hakkını sağlamak zorundasınız 2025-12-22 09:09:34   AMED – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “umut hakkı”na dair söylemleri ve AİHM’in bu konudaki ihlal kararına dikkati çeken avukat Muharrem Şahin, "Barışmak istiyorsanız umut hakkını sağlamak zorundasınız" dedi.   Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında iktidar ve ortağı MHP'nin Meclis'e sundukları raporlar, Kürt sorununun kalıcı bir barışla sonuçlandırılması beklentisini zedeledi. Süreci başladığı 2024 Ekim'inde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı" ihlali kararının uygulanabileceğini belirtirken, partisi Meclis'e sunduğu raporda, bu hakkın uygulanamayacağını savundu. AKP ise raporunda, "umut hakkına" hiç yer vermedi. İktidar ve ortağı MHP, Kürt sorununun çözümüne dair önerdiği yasal düzenlemeler ise çözümü değil, süregelen bastırma yönteminin "sürece uyarlanmış" hali olarak kendini gösterdi.    Geçmiş dönemlerde birçok kez İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşen avukatlardan Muharrem Şahin, 50 yıllık çatışmanın sosyolojik ve psikolojik olarak ağır sonuçları olduğuna dikkati çekerek, bunun nedeninin Kürt sorununun çözümsüz bırakılması olduğunu ifade etti. Çözümsüzlüğü Türkiye siyasetinin Abdullah Öcalan'ın "üstün öngörülebilirliğine" erişmemesinden kaynaklı olarak devam edip ağır sonuçlara yol açtığını ifade eden Şahin, bunun anlaşılması gerektiğini belirtti. Devletin süreç bağlamında komisyonu kurarak önemli bir adım attığını, bunun önemsenmesi gerektiğini söyleyen Şahin, "Ama bu işin esas mimarı Sayın Öcalan'dır. Bunu bugüne kadar sunmuş olduğu şok edici nitelikteki çözüm önerileriyle, perspektifleriyle görmüş olduk" dedi.   'UMUT HAKKI'NI SAĞLAMAK ZORUNDASINIZ'   Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "tahliye imkanı olmaksızın bir kişinin ömür boyu hapiste tutulmasının işkence ve kötü muamele yasağı" düzenlemesi kapsamında AİHM'in Abdullah Öcalan hakkında verdiği "umut hakkı" ihlali kararını hatırlatan Şahin, Anayasa'nın 90'ıncı maddesinin karara uyma zorunluluğunu getirdiğin hatırlattı. Ancak 2014'te karar verilmesine rağmen Türkiye'nin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini anımsatan Şahin, "Süreç açısından gelinen mevcut durum, artık umut hakkının daha ilerisinde bir durumdur. Burada taraflar var, tarafların iradeleri söz konusu. Bu işin bir tarafı, öncüsü tartışmasız Sayın Öcalan ve artık devlet de bunu kabul etmiş durumda. O nedenle eğer siz barışmak istiyorsanız umut hakkını sağlamak zorundasınız" diye konuştu.    BAHÇELİ'YE: GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMELİSİNİZ   Bahçeli'nin Ekim 2024'te "umut hakkının" uygulanması yönündeki çağrısına işaret eden Şahin, "Bahçeli'ye şunu demek lazım: Siz bunu söylediniz, gereklerini yerine getirmelisiniz. 'Örgüt kendisini feshetsin, silahlarını bıraksın. Sayın Öcalan gelsin, DEM Parti'nin grup toplantısında konuşsun.' Buyursun gelsin, gelsin konuşsun! Konuşmalı. Bunun koşullarını oluşturmalısınız. Eğer bu umut hakkıyla sağlanıyorsa, umut hakkıyla sağlayacaksınız. Umut hakkıyla sağlanmakta zorlanıyorsanız, çözüm süreciyle sağlamak zorundasınız. Bunu tartışılacak veya geri plana atılacak bir durum değil. Bahçeli'ye de iktidara da bunlar hatırlatılmalı. Daha uzak bir yerde bu çözümü aramaya gerek yok. Bu çözümün kendisi Sayın Öcalan'dır. Şimdi bu kadar şey sunmuşken Sayın Öcalan'ın bu sahnede olması gerekiyor. Bu sahnenin baş aktörünü geri planda tutarsanız bu süreci yürütemezsiniz. Onun mutlaka olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.    'MUTLAK SURETLE ÖZGÜR OLMALI'   Abdullah Öcalan'ın anlaşılmadığına dikkat çeken Şahin, "Bırakalım kendisi anlatsın. Herkese ne düşündüğünü anlatsın. Düşündüğü şeylerin gerçekleşebilir olup olmadığına toplumun kendisi karar versin. Evet, heyetlerin gitmesi önemli ama bunlar sınırlıdır. O nedenle mutlak şekilde Sayın Öcalan'ın rolün oynayabilmesi için özgür olması gerekir. Bu koşulların ivedi bir şekilde sağlanması gerekir. Bütün toplumun dinamikleriyle o iletişimin koşulları oluşturmalıdır. Bu olursa herkes kazanacak. Yani bunun bu şekilde anlatılması gerekiyor. Şu ana kadar bu işin anlatılmasında, ilerletilmesinde bir zayıflığın olduğunu görüyoruz. İktidar, MHP bunu yapmıyorsa; biz gideceğiz Edirne'de, Trabzon'da bunu anlatacağız. Bu savaşın en büyük mağduriyetini, kayıplarını bizler yaşadık. O nedenle onların evet, bir şeyler yapmaları gerekiyor; ama sadece onlardan beklemek de bu işe katkı sağlamaz. O nedenle oradan bekleyerek değil, yapılmasını sağlayarak, destekleyerek bunu gerçekleştirebiliriz" diye belirtti.   'TEK ÇÖZÜM ORASIDIR'   "Sayın Öcalan'ın özgürlük koşulları tartışmasız bir şekilde sağlanması gerekiyor" diyen Muharrem Şahin, "Eğer Sayın Öcalan'ın koşullarının özgürlük durumları sağlanmazsa siz kimi cezaevinden bırakırsanız bırakın yarın yine tutuklarsınız. O nedenle tek çözüm orasıdır. Tek yol budur. Eğer bu gerçekleşirse bu mevcut sürecin daha rahat başarıya ulaşacağına inanıyorum. Bu tarihi bir fırsat. Ortadoğu'da parçalanan, bölünen, yok sayılan halkların, milletlerin, ulusların yeniden kendi özgürlüklerine kavuşmanın tam da arifesindeyiz. Bunun sağlanmasının da birinci temeli Kürt sorununun temel hatlarıyla çözülmesidir. Bunun içinde Sayın Öcalan sadece Kürtler için değil; Türkiye, dünya, Ortadoğu içinde yaşanılabilir bir perspektif sundu. Bu perspektifin gerçekleştirilebilmesi için de özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Belki hemen sokağa çıkma koşulları güvenliği açısından sağlanamayabilir ama mutlak surette buna giden yolun hızlı bir şekilde açılması gerekiyor. Eğer Sayın Öcalan olmazsa bu süreç başarıya ulaşmakta zorlanır ve bir daha geri dönüşü olmayacak sorunlarla karşı karşıya kalmış oluruz. Bunu çok büyük bir şans olarak değerlendiriyorum. Devlet de, Kürtler de, bütün toplumdaki bütün halkların da bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.   'DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK OLAN YER MECLİS'TİR'   "Barışın sağlanması dışında başka bir alternatifimiz yok" diyen Şahin, süreci başarıya ulaştırmak zorunda olduklarını söyledi. Herkesin bu sürece destek vermesi gerektiğinin altını çizen Şahin, "düğümü çözecek" olan yerin Meclis olduğuna işaret ederek, "Hem entegrasyon yasaları hem umut hakkı ile ilgili bütün yasalar Meclis'in işidir. Ama toplumlar, dernekler, vakıflar, sivil toplum örgütleri de bu işi desteklemeli, sahiplenmeli. Aslında artık fotoğraf tamamlandı; sorun ortada, tespiti yapıldı, çözümü belli. Artık çözümü için çalışılmalı" diye ekledi.    MA / Rukiye Payiz Adıgüzel