Mereş Katliamı anması: Yüzleşmeden barış olmaz 2025-12-24 18:27:05   MERSİN - Mereş Katliamı’nın 47’nci yılı dolayısıyla yapılan açıklamada cezasızlık politikalarına dikkat çekilerek, gerçek bir yüzleşme olmadan toplumsal barışın kurulamayacağı vurgulandı.   Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Mereş Katliamı'nın 47'nci yılı dolayısıyla Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Maraş Katliamı’nı unutmadık, unutmayacağız” pankartı açıldı.   Basın metnini okuyan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Mersin Şube Eşbaşkanı Hüseyin Aral, katliamın üzerinden 47 yıl geçmesine rağmen yaşananların yarattığı acı ve öfkenin ilk günkü canlılığını koruduğunu vurguladı. Aral, yarım asrı aşan zamana karşın bu karanlık dönemin toplumsal hafızadan silinmediğini, unutturulmak istense de Alevi toplumunun ortak belleğinde tüm gerçekliğiyle varlığını sürdürdüğünü ifade etti. Katliamın yalnızca geçmişe ait bir olay olarak görülemeyeceğini dile getiren Aral, “Maraş Katliamı’nın Koçgiri’de, Dersim’de, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de ve Ankara’da, Roboskide, 19 Aralık ‘Hayata Donüş’ operasyonunda yaşananlarla birlikte toplumunun ortak hafızasında derin bir yara olarak hala kanamakta. 19 Aralık'ta başlayıp devletin gözü önünde 26 Aralık'a kadar süren bu katliama adım adım gelindi. O günlerde camilerden yayılan nefret çağrıları, hedef gösterilen Alevi yurttaşların canlarını almaya, evlerini ve işyerlerini yağmalayanlara ön ayak oldu. Resmi kayıtlara göre bile yüzün üzerinde can kaybı, yüzlerce yaralı, tecavüzler, yağmalar ve binlerce insanın zorla göç ettirilmesiyle sonuçlanan bu olaylar dizisi, basit bir ‘sağ-sol çatışması’ olarak açıklanamaz. Maraş, sıradan bir cinnet anı değildi, devletin derin dehlizlerinde planlanmış sistemli bir Alevi kıyımıydı” diye konuştu.   ‘YÜZLEŞMEDEN BARIŞIN KURULMASI MÜMKÜN DEĞİL’   Hüseyin Aral, bugüne dek katliamın gerçek sorumlularıyla yüzleşmeye dönük kapsamlı ve etkili bir sürecin işletilmediğine dikkat çekerek, bu cezasızlık politikasının yalnızca Mereş’le sınırlı kalmadığını belirtti. Aral, Mereş Katliamı’nın sonraki yıllarda yaşanan birçok katliamın önünü açtığını ve toplumda derinleşen bu anlayışın 12 Eylül askeri darbesine uzanan sürecin zeminini hazırladığını ifade ederek, “Devlet, kendi sorumluluğuyla yüzleşmek yerine Maraş’ta yaşananları ‘talihsiz olaylar’ olarak nitelendirmiş, kontrgerilla yapılanmalarının rolünü örtbas etmeyi tercih etmiştir. Alevi toplumu olarak bir kez daha açık ve net biçimde ifade ediyoruz: Maraş Katliamı bir insanlık suçudur. Bu suçla gerçek anlamda yüzleşilmeden, failler ve sorumlular ortaya çıkarılmadan, cezasızlık politikalarına son verilmeden bu ülkede toplumsal barışın kurulması mümkün değildir. Genelkurmay ve ilgili tüm devlet arşivleri derhal açılmalı, kayıplarımızın mezar yerleri gizlenmemeli, Maraş Katliamı bağımsız ve tarafsız bir şekilde yeniden soruşturulmalıdır” diye belirtti.   Açıklamanın ardından söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Eşbaşkanı Zeynep Kaya,  Mereş Katliamı’nın Türkiye tarihinde en ağır insan hakları ihlallerinden biri olduğunu belirtti. Zeynep Kaya, "Oradaki nefret ve ötekileştirici dil ve cezasızlık politikası sonucunda bunlar meydana gelmiştir. İHD olarak kayıplarımızı saygıyla anarken Türkiye’nin tarihi ile mutlaka yüzleşmesi gerektiğini, hakikat ve adalet komisyonlarında faillerin yargılanması gerektiğini bir kez daha dile getiriyoruz. Bu tarihle yüzleşmeyi yapmazsak demokrasiden ve toplumsal barıştan söz etmenin mümkün olmadığını söylüyoruz" şeklinde konuştu.   Açıklama, “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Maraş’ı unutma, unutturma” sloganları ile sona erdi.