Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), "Özgürlükçü ve demokratik hukukla onurlu barışa" şiarıyla 4'üncü Olağan Genel Kurulu'nu gerçekleştirdi. Çand Amed Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen kongreye, Asrın Hukuk Bürosu temsilcileri, birçok kenttin baro başkanları, dernek üyesi avukatlar, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı. "Umut hakkı derhal uygulanmalıdır", "Hukuku ve siyaseti demokratikleştireceğiz", "Demokrasi olmadan sosyalizme gidilmez", "Kadın hukuku özgürlük hukukudur", "Av. Fırat Epözdemir'e özgürlük" ve "Jin, jiyan, azadî" pankartlarının yer aldığı Kurul'un açılış konuşmasını önceki dönem ÖHD Amed Şubesi Eşbaşkanı Rıza Polat yaptı. 

 

Saygı duruşu, mesajların okunmasının ardından söz alan ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, yargının siyasetin en temel baskı aracı haline geldiğini belirterek, "Mevcut hukuk sistemi baskıcı, ayrımcı ve şoven karakterini korumakta ve her geçen gün bu karakterini genişletmektedir. Muhalifken muhafazakar demokrat geçinen bir siyasal geleneğin 20 yılı aşkın iktidar döneminde plesibiter diktatörlüğe dönüşmesinin ve bu dönüşüm kapsamında antidemokratik rejimini pekiştirmek için Kürt halkı başta olmak üzere ezilen ve sömürülen tüm halklara, inançlara, ekolojiye, cinsel kimliklere, kültüre, temel hak ve özgürlüklere yönelik kapsamlı saldırılarını arttırmasında yer yer mağdur, yer yer tanık, yer yer hak savunucusu olarak yer aldık" ifadelerini kullandı. 

 

İMRALI TECRİT REJİMİ VE UMUT HAKKI

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride işaret eden Ekin Yeter, İmralı tecrit sistemiyle uluslararası hukukun askıya alındığını, uygulamanın kalıcı hale geldiğini ifade etti. Ailelerin birkaç görüşmesiyle tecrit rejiminin kaldırılmasının söz konusu olmadığını söyleyen Ekin Yeter, kalıcı bir barışın tesisinde Abdullah Öcalan'ın rolünü oynayabileceği koşulların sağlanması için elzem olduğunu söyledi. Ekin Yeter, "AİHM'nin Öcalan hakkında verdiği ve 10 yılı aşkın süredir uygulanmayan umut hakkı kararı, yerel ve uluslararası mevzuat hükümleri hiçe sayılarak uygulanmamaktadır" dedi. 

 

'ÖZGÜRLEŞMEYİ ARIYORUZ'

 

Kurulda, tutsaklardan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir, avukatlar Mervenur Doğan, Selçuk Kozağaçlı, Doğan Erbaş, Wan Büyükşehir Belediye eski Eşbaşkanı Bekir Kaya, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay, Akdeniz Belediye Eşbaşkanı Hoşyar Sarıyıldız'ın mesajları okundu. Tutsakların mesajı okunduğu sırada sık sık, "Bijî berxwedana zindana" sloganları atıldı. 

 

Ardından kurula katılan kurumların temsilcileri söz alarak başarı dileklerini iletti. Kurum temsilcileri, konuşmalarında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum İnşa Çağrısı'na dikkat çekilerek, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğün sağlanması gerektiğini belirtti. Konuşmalarda, Kürt halkının Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istediğinin ve tutsaklığının artık kabul edilemeyeceğinin altı çizildi. 

 

"Bijî berxwedana ÖHD" sloganlarının ardından gidilen seçimde mevcut ÖHD Eş Genel Başkanları Ekin Yeter ile Serhat Çakmak, yeniden seçildi. 

 

'YÜZ YILLIK DENKLEM YIKILDI'

 

Seçimin ardından kısa bir konuşma yapan Eş Genel Başkan Serhat Çakmak, "Yüz yıllık sorunun var olmasıyla birlikte önce doğal olarak bireysel olarak çalışmalarda emek vermeye çalışan arkadaşlarımızdan tutun örgütlenmeye başladığımız tarihten bugüne kadar belki binlerce meslektaşımızın emeği sonucu buradayız ve bu örgütlü mücadeleye ulaşabildik. Bu coğrafyada yüz yıllık bir kapitalist modernitenin yarattığı bir düzen mevcuttu. Kürt halkı, devrimci mücadeleyi yürüten ezilmiş diğer halklarla birlikte bu yüz yıllık kapitalist modernite denklemini yıkmanın ve var olma mücadelesinin birer neferleriyiz. Özellikle 27 Şubat'tan, Sayın Öcalan'ın çağrısından sonrası şunu gördük: Yüzyıllık denklem yıkıldı. Yerine demokratik modernetinin oluşturulacağı mücadeleyi bizler de yürüteceğiz" şeklinde konuştu. 

 

Kurul, coşkuyla çekilen halay ve “Bijî berxwedana ÖHD” ile “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla sona erdi.