İSTANBUL - PKK'nin kongre kararlarının ardından devletin atacağı adımlara bakmak gerektiğini söyleyen gazeteci Ali Duran Topuz, “Önce hukuksuzluklardan vazgeçilmesi ardından da gerekli ve hukuki düzenlemelerin yapılmaya başlanması bundan sonra bakacağımız şeydir” dedi.
PKK'nin kongre kararlarını değerlendiren gazeteci Ali Duran Topuz, kararın Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu iradeye bir cevap olduğunu söyledi. "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nda yer alan üç maddeye işaret eden Topuz, "Bunlardan bir tanesi silahlı mücadelenin tarihsel olarak artık yararlı olmadığı ve bir tekrara yol açtığıydı. Bu hem bir eleştiri hem de örgütün lideri olarak bir özeleştirinin ifadesiydi. İkincisi ise silah bırakma ve çatışmasızlığın oluşturulmasının, örgütün kendini feshinin bir sona değil, yeni bir mücadele safhasına işaret etmesiydi. O da hukuk ve demokrasi için mücadele etmek. Dolayısıyla Öcalan bu iki ifade üzerinden doğrudan örgüte, tabana, kendi etki ve liderlik alanına sesleniyordu. Üçüncüsü metnin dışındaki ifadeydi. Hukuki ve demokratik açılımların, sürece eşlik etme gereği ve mecburiyeti. Bu üçüncü boyut ise devlete seslenmeydi. Silah bırakma ve fesih kararında bu üç boyutun aynen kabul edildiğini görüyoruz. Örgüt, Abdullah Öcalan'ın yeni mücadele stratejisi olan 'silahsız demokrasi ve hukuk sahası içerisinde toplumsal örgütlenme ekseninde yürütülmesi' perspektifini benimseyerek kendini feshettiğini ortaya koymuş oluyor" ifadelerini kullandı.
'ARTIK DEVLETE BAKILMASI GEREKİYOR'
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleriyle tokalaşmasıyla tartışılmaya açılan konuyu anımsatan Topuz, "1 Ekim'den bu yana bütün Ortadoğu kamuoyu süreci izlerken örgüte bakıyordu. Tartışmalar da o eksendeydi. Öcalan bunu yapar mı, neye karşılık yapar, yaparsa örgüt kabul eder mi, etmez mi gibi birçok tartışma izledik. Burada bir pazarlık olmadığı, bir al-ver sürecinin de söz konusu olmadığı sürekli vurgulandı. Bunu insanlar pek anlamak istemediler. Ama dikkat edilirse Öcalan bir al-ver stratejisinden çok mücadelenin yol açtığı sosyal, yasal yapıların devamlılığı için silahtan vazgeçmeyi stratejik bir karar olarak kendi geliştirdiği bir stratejinin parçası olarak yeni paradigmasının ilanı olarak kullandı. Bir pazarlık süreci söz konusu değil, olmadığını da görmüş olduk. Elbette artık devlete bakılması gerekiyor" diye konuştu.
'KAMUOYUNU İKNA SÜRECİ VAR'
Abdullah Öcalan'ın sorunun çatışma ve şiddet zemininden hukuk ve siyaset zemininde taşıma açıklamasını dikkati çeken Topuz, "Hukuk ve siyaset zemini denilen alanda yapılacak olanları yapması gereken iktidardır. Devletin üç birimi var. Yasama, yürütme ve yargı. Elbette yasal alanda yapılması gereken gelişmeleri atmak zorunda. Öcalan da bunu ifade etti. Örgüt de fesih kararında bunu ifade ediyor. Hükümet yetkilileri de bunu ifade ediyorlar. Örneğin Efkan Ala ve Ömer Çelik'in açıklamaları hukuki ve siyasi alanda birtakım gelişmelerin olacağını söylüyor. Fakat şunu da ifade etmek gerekir. Bu süreç çok hızlı oldu. 52 yıllık bir örgütün tasfiyesinin 1 Ekim'den 5-7 Mayıs’a kadar tarihine kadar 7-8 aylık bir zaman dilimi çok kısa bir zaman dilimidir. Benim kanaatime göre hukuki ve siyasi iyileştirmelerin bir iki ay içinde olmasını beklememeliyiz. Çünkü dengeler var. Muhalefet ve kamuoyunun ikna süreci var" şeklinde konuştu.
'GEREKLİ DÜZENLEMELERİ BEKLEYECEĞİZ’
Alınan kararların uygulama boyutunun olduğunu vurgulayan Topuz, "Örgüt üyeleri, yöneticileri, yönetici olmayanlar, sivil olmayanlar, ne olacak? Bu süreçler nasıl idare edilecek? Önemli bir kısmı prosedürel, ama her safhası önceki eşikler kadar önemli olan bir dizi gelişme bizi bekliyor. Muhakkak hukuki düzenlemeler de gelecektir reform olarak ifade edilen şeyden bunu anlamamız gerekiyor. Ama 2015'ten bu yana iktidarın, muhalefete yönelik yöntem olarak belirlediği baskıcı, otoriter, totaliter bir eğilimi oluşturan hukuksuzluk mekanizmasından vazgeçilmesi gerekiyor. Bütün sorunlara rağmen mevcut hukuki yapıya uyulması bile ciddi bir nefes almaya yol açabilir. Kobanê Davası gibi davalarla oluşturulan hukuksuzluk mekanizmalarından vazgeçilmesi, hükümlü ve tutukluların bırakılması, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaya başlanmasının ki umut hakkı da bunun içinde yer alıyor. Dolayısıyla önce hukuksuzluklardan vazgeçilmesi ardından da gerekli ve uygun hukuki düzenlemelerin yapılmaya başlanması bundan sonra bekleyeceğimiz şeylerdir" diye belirtti.
MA / Melik Çelik