HABER MERKEZİ - Özerk Yönetim, Geçiş Hükümeti’nin “güvenlik” iddiasıyla Kuzey ve Doğu Suriye’de seçimlerin yapılmayacağı yönündeki açıklamasının inkar siyasetini meşrulaştırma çabası olduğuna dikkat çekerek, uluslararası kurumlara ve BM’ye seçimleri tanımama çağrısında bulundu.
Özerk Yönetim, Suriye Geçiş Hükümeti’nin Eylül ayında yapmayı planladığı, “parlamento seçimleri” ve “güvenlik nedeniyle Siweyda, Hesekê ve Reqa’da seçimler yapılmayacak” yönündeki açıklamasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yapılacak seçimin, “demokratik olmaktan uzak, halkın iradesini dışlayan bir formalite” olarak tanımlandığı açıklamada, Esad rejiminin çöküşünden sonra Şam Hükümeti tarafından atılan adımlar (Ulusal Diyalog Konferansı, geçici hükümetin kurulması, anayasanın ilanı ve seçim duyurusu), Suriye devriminin amaçlarını boşa çıkaran girişimler olarak değerlendirildi.
‘DEVRİMİN AMAÇLARINA AYKIRI’
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:“Esad rejiminin çöküşünden bu yana atılan tüm adımlar – Ulusal Diyalog Konferansı, geçici hükümetin kurulması, anayasanın ilanı ve bugün parlamento seçimlerinin duyurulması – Suriye devriminin amaçlarına aykırı olmuştur. Çünkü bu adımlar, Suriye’deki tüm bileşenlerin adalet, demokrasi, eşitlik ve özgürlük taleplerini içermedi. Oysa Suriyeliler, gerçek yurttaşlık haklarına ulaşmak; özellikle de adil ve özgür seçimlerde aday olma, çalışma ve oy kullanma hakkını elde etmek için canlarını feda ettiler.
SURİYELİLERİN YARISI DIŞLANIYOR
Ne yazık ki bugün bir kez daha tarihin tekerrür ettiğini görüyoruz. Bu seçimler ne demokratiktir ne de Suriye halkının iradesini yansıtmaktadır. Aksine, son 62 yıldır Baas iktidarı altında süren marjinalleştirme ve dışlama politikalarının devamından başka bir anlam taşımamaktadır. Bugün ‘seçim’ adı altında gündeme getirilen süreç, Suriyelilerin yaklaşık yarısını dışlamaktadır. Zorunlu göç ya da geleceğe dair söz sahibi olmalarını engelleyen sistematik politikalar aracılığıyla milyonlarca insan sürecin dışında bırakılmaktadır. Bu durum, seçim denilen şeyin yalnızca bir formalite olduğunu ve Suriyelilerin ihtiyaç duyduğu kapsamlı siyasi çözüme hizmet etmediğini açıkça göstermektedir.
ULUSLARARASI TOPLUM VE BM’YE ÇAĞRI
Bu bağlamda, 5 milyondan fazla Suriyelinin inkârını meşrulaştırmak amacıyla bölgelerimizin ‘güvensiz’ olarak nitelendirmesinin doğru olmadığını, aksine, Kuzey ve Doğu Suriye’nin, ülkenin diğer bölgelerine kıyasla daha güvenli olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Suriye’nin birleşik yapısının ve halkının bir parçası olarak, kurbanların ve tüm bileşenlerin meşru haklarını yok sayan tekçi zihniyetle alınacak hiçbir kararı kabul etmeyeceğiz. Bu seçimleri ne halkların iradesiyle ne de Kuzey ve Doğu Suriye’nin tercihiyle bağlantılı görüyoruz. Uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler’e çağrımız nettir: 2254 sayılı kararla açıkça çelişen bu seçimleri tanımayın.
ÇÖZÜM, KAPSAMLI BİR SİYASİ SÜREÇ
Son olarak vurguluyoruz ki, Suriye’de çözüm, eski politikaların tekrarında değil; tüm Suriyelilerin, aidiyetleri ne olursa olsun, özgür iradeleriyle katılım sağlayabileceği kapsamlı bir siyasi süreçtedir. Ancak bu yolla demokratik, çoğulcu ve ademi-merkeziyetçi bir Suriye inşa edilebilir. Hakların güvence altına alındığı, barış ve istikrar perspektiflerinin açıldığı bir ülke, ancak bu şekilde mümkün olacaktır.”